İsrail, uzun yıllar boyunca bölgesel güvenliğini sağlamada en büyük avantajını olan füze kalkanı sisteminin zayıfladığına dair endişeleri artıran bir dönemeçten geçiyor. Son günlerde özellikle ABD’nin uzak durmasıyla birlikte, Tel Aviv yönetiminin güvenlik stratejilerinin nasıl evrileceğini merakla bekleyen birçok analist ve askeri uzman bulunuyor. Kritik bir zaman diliminde, İsrail’in hava savunma yetenekleri, dış tehditler karşısında nasıl bir performans gösterilecek sorusunu gündeme getiriyor.
İsrail’in füze kalkanı, ülkenin hava savunma sisteminin bel kemiğidir. Bu sistemler, düşman füzelerini ve roketlerini etkisiz hale getirmek amacıyla geliştirilmiştir. Iron Dome, David's Sling ve Arrow gibi çeşitli sistemlerin bir arada çalıştığı bu yapı, tehditlere karşı hızlı ve etkili bir yanıt verme kapasitesine sahiptir. Özellikle Iron Dome, kısa menzilli füzeleri durdurmakta son derece etkili olduğu kanıtlanmış bir sistemdir. Ülkenin büyükşehirlerine yönelik olası bir saldırıya karşı koruma sağlamakta ve böylece sivil kayıpları azaltmaktadır. Ancak, sistemin etkinliği büyük oranda ABD’nin sağladığı teknoloji ve desteğe bağımlı hale gelmiştir.
Son dönemde ABD ile İsrail ilişkilerinin geçmişe oranla daha soğuk olduğu gözlemlenmektedir. Her iki ülke arasındaki güvenlik iş birliği, yıllar boyunca hem askeri hem de ekonomik olarak büyük bir avantaj sağlamıştır. Ancak, politikalarındaki farklılıklar ve artan bölgesel çatışmalar, bu ilişkinin zayıflamasına neden olmuştur. ABD'nin müdahale etmemesi, İsrail için büyük bir güvenlik açığı yaratıyor. Savunma uzmanları, bu durumun artan tehditler karşısında İsrail’in alabileceği olumsuz sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarıyor. Tehdit algısının değişmesi ise, kalkan sisteminin arasındaki açıkları daha belirgin hale getiriyor. Kapsamlı bir destek sağlanmadığında, İsrail’in güvenliğini tehdit eden bir kayıptan söz etmek mümkündür.
İsrail’in şu anki durumu, hükümetin acil eylem planları üzerinde yeniden düşünmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Hem yerel hem de uluslararası düzeyde artan tehdit algılamaları karşısında, hızlı çözümler üretilmezse, ülkenin savunma kabiliyetinin sıfırlanma riskine karşı hazırlıklı olunması gerekmektedir. Diğer yandan, müttefik ülkelerle olan ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi ve iş birliği olanaklarının araştırılması öncelik kazanmalıdır.
Kısaca özetlemek gerekirse, İsrail’in füze kalkanı sistemi, başta ABD’nin desteği olmak üzere pek çok etken tarafından şekillendirilmektedir. Son günlerde yaşanan gelişmeler, bu sistemin karşılaştığı zorlukları net bir şekilde gözler önüne seriyor. ABD’nin sağladığı destek olmadan İsrail’in güvenlik iklimi değişebilir; bu nedenle bölgedeki jeopolitik senaryoları önümüzdeki dönemde daha dikkatli bir şekilde takip etmek önem taşımaktadır.